BUDAPEŞTE GEZİ REHBERİ

Budapeşte, Tuna nehrinin iki yakasında bulunan Budin(Buda) ve Peşte illerinin birleşmesinden oluşan Macaristan’ın başkentidir. Ya da meşhur lakabıyla ‘Tuna’nın İncisi’. Tuna’nın akış yönüne göre bakacak olursak sağda kalan Buda kenti daha engebeli bir bölgede yer almakta olup tarihi semtleri bünyesinde barındırır. Tuna’nın solunda ise şehrin iş merkezi ve kalabalık semtleri ile Peşte kısmı yer alır. Budapeşte'nin tarihine girip sizi sıkmak istemiyorum ama kısaca bilmenizde fayda olan bilgi Buda ve Peşte şehirlerinin 1872 yılına kadar iki ayrı şehir olduğu ve Buda şehrinin tarihinin M.Ö sine kadar dayandığı.

Parlemento binası ve Budapeşte'ye benim kadrajımdan bakın

Şehrin iklimine bakacak olursa orta Avrupa’nın sert ve karasal iklimi hüküm sürdüğünden, kışın şehre gidip donup yazın gidip üşüyebileceğiniz bir yer olduğunu unutmayın.

ULAŞIM

Kentin gezilecek yerlerinin neredeyse tamamının birbirlerine yürüme mesafesi uzaklığında olduğu için bence yürüyerek gezebilirsiniz ama ille de metro, tramvay, otobüs çart çurta binecem derseniz de harita aşağıda mevcuttur. Ulaşım ücreti 350 HUF olup o da yaklaşık 4.5 tl yapıyor. Taksiye maksiye binecem derseniz de ücretin yüzde 20 sini bahşiş verme zorunluluğunda olduğunuzu unutmayın.

YEME-İÇME

Prag gezi rehberinde yeme içme kısmından az bahsetmişim, Budapeşte de ayrıntılı anlatalım bunu.Yağ kullanımı nedeniyle ağır olarak bilinen Macar mutfağında et ve etten hazırlanan ürünlerin kullanımı oldukça yaygın. Neden yaygın olmasın ki ülkede et fiyatları 4-5 euro civarında ve Macaristan birçok ülkeye sığır ithal ediyor. Bu kadar çok yağlı ve proteinli beslenince Macarların da tıfıl bir şey olmasını beklemek saçma olur bence. Neyse konuyu dağıtmayalım yemek diyorduk. Macar mutfağında Osmanlı esintileri olduğundan dolayı, yemek kültürleri biraz bize benziyor. Hamur işi ve sulu yemeklerin çokça tüketildiği ülkede en meşhur sulu yemek Gulaş çorbasıdır.


Ayrıca bizde ki kumpire benzeyen Langos ve dünyaya nam salmış Macar salamını mutlaka deneyin.
Tatlılarda bence en iyisi kakaolu krema dolgulu ve karamel soslu bir pasta olan Dobos Torta’yı deneyebilirsiniz bence gayet güzel👍


İçecek olarak da adamların milli marşlarında bile gönderme yaptıkları Tokaji şarabıyemeğin yanında iyi gider.

KONAKLAMA

Şehirde ulaşım bakımından pek bir sorun yaşayamayacağınız için bütçenizden kısmak adına merkezden uzak olmayan yerleri tercih edebilirsiniz. Konaklama rezervasyonlarınızı Booking uygulamasından halledebilirsiniz.

BUDAPEŞTE’DE ÇEKİLEN FİLMLER

1- BEFORE SUNSET (GÜN BATMADAN, 2004): Jesse ve Celine’nin yolları bir gün Avrupa raylarında, Budapeşte'den Viyana'ya doğru yola çıkan bir trende kesişir. Birbirleriyle konuşacakları çok şey vardır. Konuşurlar da, ancak bunların hepsi bu yolculukla sınırlı kalmak durumundadır. Dokuz yıl sonra yeniden bir araya gelirler. Yine sadece birkaç saatleri vardır. Ancak yine konuşacak çok fazla şeyleri vardır. Linklater'ın sohbetler üzerinden akan filmi diyaloglarıyla izleyenini büyülememesi mümkün değil.

2-WORLD WAR Z: Budapeşte’de çekilen ve bütçesi 135 milyon dolar olan “World War Z” adlı film, dünyayı ele geçirmek isteyen Zombilerle mücadeleyi anlatıyor. Brad Pitt ise filmde dünyayı kurtaran bir Birleşmiş Milletler görevlisini canlandırıyor.

Ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim Katy Perry’in-Firework klibide Budapeşte’de çekilmiştir. Fragmanlara yazının üstüne tıklayarak ulaşabilirsiniz.

BUDAPEŞTE GEZİLECEK YERLER

PARLEMENTO BİNASI

Neo-gotik mimari tarzı ile 1902 yılında açılan Parlemento binası heybetli yapısı ile büyülüyor. Dünyanın en büyük 3. Parlemento binası olan yapı neredeyse bütün Budapeşte fotoğraflarında kendine yer buluyor. Parlamento Binası’nı en güzel görebileceğiniz açı, şehrin Buda tarafındaki Batthyány Meydanındaymış. Burası Kossuth Meydanı’ndan M2 metro hattına bindiğinizde sadece 1 durak uzakta. Oturumun yapılmadığı zamanlarda kapılarını ziyaretçilere açıyor. Muhteşem mimarisini iç dizaynı ile taçlandırmış yapı kesinlikle görülmeye değer.

Parlamento Binası’na gitmek için M2 hatlı metroya binip Kossuth Meydanı’nda iniyorsunuz. Bir diğer opsiyon da Peşt boyunca Nehir kenarından geçen 2 numaralı tramvay hattına binip yine Kossuth Tér durağında inmek.

AZİZ STEFAN BAZİLİKASI


1851 yılında yapımına başlansa da ancak 1906 yılında imparator Franz Joseph’in katılımı ile açılabilmiştir.  Yapı Macaristan ilk kralının ismiyle anılıyor.  Neo-rönesans tarzda yapılan yapı, 96 metre yüksekliğe sahip ve bu da tam olarak Budapeşte Parlemento Binası ile aynı yükseklik anlamına geliyor. Hatta Budapeşte’nin şu anki iskan düzenlemelerine göre şehirde hiçbir yapı 96 metreden daha yüksek olamazmış. Ayrıca 96 rakamı hem bugünkü anlamda Macaristan’ın kurulduğu tarih olan 1896’ya hem de Macaristan Krallığı’nın 896’daki fethine gönderme yapıyormuş (Bizdeki Trabzon'un tarihi gibi). Parlemento binası ve Aziz Stephen Bazilikası arasındaki denge, aynı zamanda Macaristan’daki din ve devlet işlerinin arasındaki ayrımı da sembolize ediyormuş.
Bazilika hakkında birkaç tüyo vermek gerekirse; Bazilikaya herhangi bir giriş ücreti bulunmuyor. Ama Budapeşte’yi 364 basamak yükseklikten seyeretmek isterseniz 500 forint gibi bir ücret ödersiniz. Ayrıca tüm yıl boyunca her pazartesi saat 17:00 de bazilikadaki org ile konserler veriliyor konser ücreti 3.000 forint.
M3 hatlı metroya binip Arany János Sokağı durağında inerek gidebilirsiniz

MACARİSTAN DEVLET OPERA BİNASI


19.yüzyılda yani operanın çok önemli bir sosyal statü göstergesi olduğu, zarif leydilerin merdivenlerinde kuğu gibi süzülüp kendilerini gösterdiği zamanlarda Macaristan Devlet Opera Binası, Macaristan’daki en gözde yermiş. Dünyanın en prestijli operalarından biri olmasının yanı sıra hem en iyi akustiğe sahip müzik mekanlarından hem de en estetik yapılarından. Oldukça süslü ve ihtişamlı olan bina, bugün dahi bir tasarım harikası olarak kabul ediliyormuş. Ana salondaki bronz avize 3050 kilo ağırlındaymış. Ana sahne ise hem hidrolik sistemli hem de dönebilen yapısı ile döneminin en modern mühendistlik örneğiymiş. Kraliyet locası da bas, soprano, tenor, alto olmak üzere dört ana opera sesi sembolize eden heykellerle süslüymüş.
Milenyum metrosuna binip (M1) “Opera” istasyonunda iniyorsunuz.

CHAİN BRİDGE(ZİNCİRLİ KÖPRÜ)


Neredeyse Budapeşte fotoğraflarının tamamına yakınında yerini alan köprü 1849 yılında yapılmıştır. Bu mühendislik harikası köprü yapılmadan önce Buda ve Peşte’yi birbirine bağlayan ve sadece ilkbahar ve sonbahar aylarında kurulan dubadan bir köprü varmış. Kışın da nehir donduğundan köprüye gerek kalmazmış. Fakat havanın aniden değiştiği ve nehirdeki buzların eridiği zamanlar olurmuş. Böyle durumlarda da insanlar kendi yakalarında mahsur kalırmış. Köprü 1849’da açıldığında nihayet Buda ve Peşte yakaları ilk defa kalıcı olarak birbirine bağlanmış. Zamanında, 202 metrelik merkez ölçüleri ile dünyanın en büyük köprülerinden biriymiş. Süspansiyonlu yapısıyla o zamanlar için tam bir mühendislik dehasıymış.  İkinci Dünya Savaşı sırasında 18 Ocak 1945’de köprü Almanlar tarafından bombalanınca yerle bir olmuş.  Geriye sadece kuleleri kalmış. Köprü, 1949’da yani ilk açılışından 100 yıl sonra yeniden inşa edilerek tekrar açılmış.
Buda yakasında 19 numaralı tramvay Clark Ádám Meydanı’nda duruyor. Peşte yakasında ise 2 numaralı tramvay Széchenyi István Meydanı’nda duruyor

KAHRAMANLAR MEYDANI


Macarların yurt edinmelerinin 1000. yılı anısına 1896-1929 yılları arasında inşa edilen ve yerel adı Hősök tere olan meydanın etrafında termal tesisler ve hayvanat bahçesi bulunuyor.  Meydanı gezdikten sonra dilerseniz arka tarafındaki kalenin bahçesinde dinlenebilirsiniz.

VAJDAHUNYAD KALESİ


Macarların yurt edinmelerinin 1000. yılı anısına yapılan bir diğer yapı olan Vajdahunyad Kalesi, (Vajdahunyad vára) Kahramanlar Meydanı’nın hemen arkasında yer alıyor. Roma, Gotik, Rönesans ve Barok mimari stillerinin izlerini taşıyan kalenin bahçesinde yaz aylarında konserler ve müzik festivalleri düzenleniyor. 

Günümüzde tarım müzesi olarak kullanılan binanın bahçesi 7/24, müze bölümü pazartesi hariç her gün ziyaret edilebiliyor.

SZÉCHENYİ TERMAL HAMAMI


Avrupa’nın en büyük termal tesisleri arasında sayılan Széchenyi Termal Hamamı dışarıda bulunan havuzu ile tatilcilerin hoş vakit geçirmelerini sağlarken, termal suyunun içeriği ile eklem rahatsızlığı olan bireylere tedavi amaçlı hizmet veriyor. 1913 yılında inşa edilen yapı sularının sakinleştirici ve tedavi edici etkisinin yanı sıra mimarisiyle de tatilcileri kendisine çekiyor.


BUDA KALESİ

Dilimizde Kızılhisar ismiyle anılan Buda kalesi 1987 yılından beri UNESCO Dünya mirası listesinde yer alıyor.1265 yılında inşa edilen ve sonrasında birçok defa onarım gören kale Osmanlı kültüründen izler taşıyor. Kale içindeki kiliselerin bir kısmı Osmanlı döneminde camiye çevrilmiştir.

MATTHİAS KİLİSESİ


Buda semtinin kale bölgesinin kalbinde yer alıyor. İlk olarak Macar kralı I.Stephan tarafından 1015 yılında yapılan kilise bugünkü haline 15.yy daki inşaat çalışmalarıyla ulaşabilmiştir. Barok mimarisinin şehirdeki en önemli örneklerinden sayılan kiliseyi mutlaka görün derim.


BALIKÇI TABYASI(FİSHERMAN’S BASTİON)


Mattias kilisesinin hemen ön tarafında bulunan eser Budapeşte’deki en harika yapılardan biri. Mimar Frigyes Schulek tasarımı ile 1895-1902 yılları arasında inşa edilen yapının 7 kulesinden Tuna nehri, Margaret adası, Peşte ve Gellert Hill görülebiliyor. Manzaraya karşı fotoğraf çektirebileceğiniz gibi Tabya’nın merdivenlerinde de fotoğraf çektirebilirsiniz.

Buda kalesi, Matthias kilisesi ve Fisherman’s Bastion’a  M2 metro hattı yada tramwayla  Szeel Kalman Ter durağından inip yürüyebilirsiniz.


PAL SOKAĞI ÇOCUKLARI HEYKELİ


Öncelikle belirtmek isterim burayı bulmak çok zahmetli. Bir çok Macar’ın bu heykelden haberi bile yok. Ama çocukluğumuzun romanı olan Pal Sokağı Çocuklarını merak etmiyor değiliz. Koyulduk yola. Sorduk sorduk kimse bilmiyor. En son bilen birine rast geldik 3 nolu metroya binip Corvin durağında inip 50 metrelik bir yürüyüşle Corvin plazanın hemen arkasındaki sokağa gelip çocukluğumuza kavuşuyoruz. Romanda müze önünde kızıl gömlek grubundan kardeşlerin Nemecsek ve arkadaşlarının bilyalarına cüsselerini ön plana atarak el koyması  anlatılıyor. Heykeller o meşhur sahneyi resmetmiş.

TUNA KIYISINDAKİ AYAKKABILAR


II. Dünya Savaşı sırasında Oklu Haç Partisi'nin izlediği politikalar sonucunda ölen Yahudiler anısına Tuna Nehri'nin batı yakasına yerleştirilmek üzere, yönetmen Can Togay ile heykeltıraş Gyula Pauer tarafından tasarlanmış ve 16 Nisan 2005 tarihinde açılmıştır.

Ayakkabılar Peşte tarafında zincirli köprüye çok yakın bir konumda bulunuyor.


MARGARET ADASI


Tarihi yapıları ve parkları ile ünlü Margaret Adası, İki ayrı köprü ile şehre bağlanıyor. Ada adını Macar kralı IV. Béla’nın kızından alıyor. Birçok kiliseye ve manastıra ev sahipliği yapan Margaret Adası kuzey kısmındaki konaklama yerleri ile tatilcileri şehrin kalabalığından uzak tutuyor. Geniş parklarında koşu ve yürüyüş yapabileceğiniz adada gezilecek yerler arasında tarihi su kulesi, Centennial Kulesi ve açık hava tiyatrosu bulunuyor.


GELLERT HİLL

Türkçe ismi Gürz İlyas Bayırı olan 140 m yükseklikteki Gellert Tepesi, piskopos Gellert Sagredoidan ismini almıştır. Kendisi Macaristan’da hristiyanlığı yayan kişi olarak çok saygı görsede bir grup isyancı dinsiz asi Macarlar Gellert’i varilin içine koyup tepeden yuvarlamıştır. Tabi bu bi efsane doğruluğu tartışılır.

A)Kale: Gellert tepesinde bulunan kale, Avusturyalı Habsburg tarafından Macar kurtuluş savaşında şehri iyi kontrol edebilmek için yaptırılmıştır. Macarlar savaşı kazanınca Avusturyalılara karşı alınmış bir zafer nişanesi olarak kalenin bir kısmını yıkmışlardır. Geriye kalan kısmı Macarlar tarafından kullanılmaya devam etmiştir.

B)Özgürlük Anıtı: 1947 yılında Sovyet güçlerinin şehri nazi işgalinden kurtarmasının bir simgesi olarak yapılan 14 m uzunluğundaki anıt eliyle zafer işareti yapar. Heykelin sağ tarafı ilerlemenin mecazi olarak gösterilişini sol tarafı da Şeytan’ı temsil ediyor. Kominizm’in yok olmasından sonra normalde tam heykelin önünde duran bir Sovyet askeri heykeli şehrin dışındaki Momento park’a taşınmış.

C)Gellert Anıtı: Gellert otelinin bulunduğu yerden tepeye doğru çıkarsanız sağ tarafınızda bir mağara kilise göreceksiniz. Bu kilisenin girişinde Macar kralı St.Stephan’ın heykeli bulunuyor. Tepenin diğer tarafındaki Elisabeth Köprüsü’nün yanında ise piskopos Gellert’in dev bronz heykeli bulunuyor. Anıt 1904 yılında Gellert’in 11.yy da öldürüldüğü düşünülen yerde yer alıyor.

Bu tepeye Elisabeth Köprüsü’nün hemen yanındaki Gellert Anıtı’nın olduğu yerden çıkabileceğiniz gibi daha dik bir rota olan Gellert Otel’in ordan da çıkabilirsiniz. Yukarıda harika bir Budapeşte manzarası size merhaba diyecektir.


BÜYÜK KAPALI PAZAR

1897 yılında açılan pazar, içerisinde satılan yiyecekler ve mimarisi ile ziyaretçilerini kendisine çekiyor. Gastronomiye meraklı tatilcilerin Macaristan’da yetiştirilen ve avlanan gıda maddelerini bulabileceği pazarda dünya mutfaklarına yönelik etkinlikler düzenleniyor. Bütçesi kısıtlı olanlar için alışverişe pek uygun bir yer değil ama bi gezi görün derim.

VACİ UTCA CADDESİ: Alışveriş tutkunları için biçilmiş kaftan olan caddede Macar kültürünün kıyafetlerinin yanı sıra çok sayıda hediyelik eşya dükkanının bulunduğu çok meşhur bir caddedir.

TERÖR MÜZESİ: Dünyadaki tek terör müzesi burda ve ilginizi belki çekebilir diye koyuyorum.



Popüler Yayınlar